8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı
8.sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı ders sunumuna hoş geldiniz. Bu dersimizde önce gelecek zaman yapılarına kısa bir göz atarak hatırlatma yapacagız. Bu yapıları kullanırken gelecek hakkında nasıl tahminde bulunabileceğimizi belirli yapılarla birlikte göreceğiz. Daha sonra telefon görüşmelerinde sıkça ihtiyaç duyulan “may, can ve could” gibi ifadelere geçeceğiz. En son olarak da telefonda kullanılan ifadeleri inceleyerek dersimizi bitireceğiz.
8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı
Bu ünitenin ilk kazanımı gelecek zaman cümleleriyle birlikte kullanılan “I think, I suppose, I guess” gibi ifadelerdir. Bu nedenle önce bir gelecek zaman cümle yapılarına göz atarak nasıl yapıldıklarını hatırlayalım, ardından bu ifadeleri tek tek alacağız.
ingilizce gelecek zaman yapıları hatırlatma
1- Olumlu cümleler
2- Olumsuz cümleler
8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı
3- Soru cümleleri
Gelecek zaman yapılarını hatırladıysak şimdi asıl kazanımımıza geçebiliriz.
8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı: Tahminler
1- I think yapısı:
Daha öncede gördüğümüz bu yapıyı genelde “can” li cümlelerin başında kullanıyorduk. Burada ise gelecek zaman cümlelerinin başında kullacağız.
- I think it can hear us
- I think it will rain
- I think he won’t come here
- I think they will call you back tomorrow
- I think you will not forget this day
2- I guess yapısı:
Bu ifade “I think” ile hemen hemen aynı anlama sahiptir. Ancak guess ile kurulan bu yapıda tahmin anlamı biraz daha ağır basmaktadır. Özellikle konuşma dilinde ne olacağı tam olarak bilinmiyorsa bu yapı tercih edilir.
- I guess I will sleep early today
- I guess this lemon tree will not grow here
- I guess We will win next week
- I guess She will not listen to you
- I guess They will not wait for us
3- I suppose yapısı:
Esasen genellikle “I suppose so” şeklinde kullanılan yapımız için, ders kitaplarında gelecek zaman cümleleriyle beraber verildiği için biz de burada bir kaç örnek vereceğiz. Ama siz gelecek zaman cümleleri ile bu yapıyı kullanmayı çok sık tercih etmeyin.
- I suppose She will pass the exam
- I suppose They will donate 20000 dollars to our team
4- I believe yapısı:
Türkçede “inanıyorum” anlamına gelen bu kullanımı da sıkça “can” yapısıyla görebileceğiniz için hem “can” hem de “gelecek zaman” örnekleriyle beraber veriyoruz.
- I believe he can learn English
- I believe he will learn English
- I believe they can protect the refugees in the camp
- I believe they will protect the refugees in the camp
- I believe we can find your daughter
- I believe we will find your daughter
5- I am sure yapısı:
Eminim anlamına gelen bu yapımız da hem “can” hem de “will” ile sıkça kullanılır.
- I am sure you can do this in time
- I am sure you will do this in time
- I am sure she can survive
- I am sure she will survive
- I am sure they can’t find us here
- I am sure they won’t find us here
6- will probably yapısı:
Muhtemelen anlamına gelen probably genellikle gelecek zaman cümlelerinde kullanılır. Gelecek zaman cümlelerinde yardımcı fiil “will” ile esas fiil arasında kullanılan “probably” ifadesinin tek başına kullanıldığı durumlar da vardır.
- I will probably forget their names
- It will probably take about an hour to reach there.
- This will probably grow better here than on your terrace
- They will probably come to watch this game
- He will probably lie to his father
8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı
Telefon görüşmelerine geçmeden önce, sıra geldi daha önce de öğrendiğimiz “can” ve “could” soru yapılarına. Soru yapılarına bakacağız çünkü burada bizi ilgilendiren “ability” ve “probability” anlamları değil. Biz bu yardımcı fiillerimiz ile soru sorulduğu zaman “requests” ve “permissions” anlamlarına geldiğini daha önce öğrenmiştik. Telefon görüşmelerinde de sıkça bu anlamlarıyla karşılacağız. Bu nedenle burada, sadece soru yapılarına göz atmakla yetineceğiz.
- Can I come in? = İçeri girebilir miyim? ( izin anlamında)
- Could I come in? = İçeri girebilir miyim? ( izin anlamında ancak daha kibar bir söylem şeklidir.)
- Dikkat! could I come in? cümlesini “içeri girebilir miydim?” şeklinde de çevirebiliriz ancak buradaki anlamı kibar bir izin isteği olduğu için “içeri girebilir miyim?” şeklinde de çevirebiliriz. Bazen türkçe kullanımlarda da aşırı çekimser ve kibar olunduğunda izin ifadeleri geçmiş zamanla kullanılır. Ancak bu çok nadir görülen bir durumdur. Bu nedenle yukarıdaki çevirdiğimiz gibi çevirmenizde bir sorun yoktur. Tabiki eğer soru bir izin değil de geçmişte yaptığınız bir “ability” anlamı belirtiyorsa o zaman cümleyi geçmiş zaman formunda çevirmeniz gerektiğini unutmayalım. Ne demek istediğimi anlamak için aşağıdaki iki örneğe bakalım.
- Could you swim when you were child? = Çocukken yüzebilir miydin? ( geçmişteki bir yetenek)
- Could you open the door? = Kapıyı açabilir misiniz? ( şimdiki zaman için bir rica)
- Could you open the door please? = Kapıyı lütfen açabilir misiniz? ( lütfen kelimesi ile kibarlık vurgulandığı için bu sefer Türkçede de geçmiş zaman kullanma şansımız doğmuştur: Kapıyı lütfen açabilir miydiniz? )
Evet, 8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı dersimizde hatırlatmalarımızın sonuna geldik. Sıra geldi telefon görüşmelerinde kullanılacak önemli yapılara.
Sevgili öğrenciler, özellikle telefon yazışmalarında sıkça kullanılan kısaltmaları öğrenmek için ingilizce mesaj kısaltmaları yazımıza göz atabilirsiniz.
8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı on the phone
1- Telefonla aradığımızda
- This is Aysun= Ben Aysun
- Aysun is speaking = Aysun konuşuyor (Ben Aysun/ Konuşan Aysun)
- Hello, this is Aysun calling for Özlem= Merhaba, ben Aysun, Özlemi arıyorum.
- It’s Aysun calling = Arayan ben, Aysun
2- Karşınızdaki kişi yanıt veriyor
- Can I take your name?= Adınızı alabilir miyim (öğrenebilir miyim) ?
- Excuse me, who is this?= Afedersiniz, kim arıyor?
- Excuse me, who is calling?= Afedersiniz, kim arıyor?
- May I ask who is calling?= Kim aradığını öğrenebilir miyim?
- May I take your name?= Adınızı alabilir miyim?
3- Karşınızdaki kişi sizi anlamadığında
- I am sorry. Could you please repeat that?= Üzgünüm, tekrar edebilir misiniz lütfen?
- I’m sorry – I didn’t catch that. Could you please repeat that? = Üzgünüm, kaçırdım (anlayamadım). Tekrar edebilir misiniz lütfen?
- Would you mind spelling that for me? = Benim için heceleyebilir misiniz lütfen?
- Can you spell that?= Heceleyebilir misiniz?
- I can’t hear you= Sizi duyamıyorum.
- Can you repeat that please?= Bunu tekrar eder misiniz lütfen?
- I beg your pardon= Kusuruma bakmayın (Pardon anlayamadım anlamında)
- Sorry, what did you say?= pardon anlayamadım (üzgünüm anlamında) ne dediniz?
- Can you speak a little louder please? = Biraz daha yüksek sesle konuşabilir misiniz lütfen?
- Can you say it again more slowly please? = Biraz daha yavaş yeniden söyleyebilir misiniz lütfen? 8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı ders sunumunu beğendiyseniz bizi facebook sayfamızdan takip ederek destek olmayı lütfen unutmayın.Not: Anlamadığınız kelimler için 8. sınıf 4. ünite kelimeleri sayfamızı buradan ziyaret edebilirsiniz.
4- Karşınızdaki kişi, sizi telefonda başka birine aktarırken
- One moment, please = Bir dakika lütfen
- Hang on a minute= Bir dakika bekleyin lütfen
- Can you hold on a moment, please?= Bir dakika bekleyebilir misiniz lütfen?
- Please hold on. I will get you through mr.Kaan = Bekleyin lütfen. Sizi Kaan beye bağlıyorum
- Could you hold the line, please?= Hatta bekleyebilir misiniz lütfen?
- Please, hold the line= lütfen hatta bekleyin
- Mr Suat ? Thank you for holding. I’m just putting you through to mr Metin= Suat bey? Beklediğiniz için teşekkür ederim. Sizi Metin beye bağlıyorum
- I’ll put you through= Sizi bağlıyorum.
- Hold on a minute please. I’ll connect you = Bir dakika bekleyin lütfen. Sizi bağlıyacağım
- I’m connecting you now = Sizi şimdi bağlıyorum.
- I will transfer you now = Sizi şimdi aktarıyorum.
8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı: telefonda mesaj bırakırken
İlk ingilizce telefon görüşmelerimizi yaptık. Sırada birisine mesaj bırakmak ve telefonu sonlandırmak var.
5- Telefonda ulaşamadığınız zaman
Bu diyalogları lütfen kendimiz tahmin ederek anlamaya çalışalım. Anlamadığınız bölümler için yorum yaparak soru sorabilirsiniz.
- I’m sorry. He isn’t available at the moment. Can I take a message for him?
- If you leave a message, I will be sure to get it to him as soon as he is available.
- I’ll let him/her know that you called.
- I am sorry. She is not here at the moment. Can I take your message?
- He is not at the office now. Would you like to leave a message?
- I am sorry. I am losing you. I can’t hear
- I can’t hear you well. Can you call me back later?
- The line is breaking up. I can’t hear you. I will call you again
6- Telefonu kapatırken
- Thanks for calling. Have a great day/ have a nice day
- It was great to chat. I will talk to you again soon
- I have got another call coming in. I will call you back later
- I need to hang up now
- Thank you for calling Mr. Sinan. Good bye.
- Hang up= telefonu kapamak anlamına gelmektedir.
8. sınıf 4. ünite ingilizce konu anlatımı
Ders unumlarımıza eklenmesini istediğiniz konular için aşağıya yorum bırakabilirsiniz. Bu ve bunun gibi ücretsiz hizmetlerimizin devam edebilmesi için reklamlardan birine tıklamadan lütfen sitemizden ayrılmayın.
Telefon görüşmesi örneği
- Helen: Midtown Computer Solutions, Helen speaking. How can I help you?
- Ryan: Hello, this is Ryan Bardos. May I speak with Natalie Jones, please?
- Helen: One moment please – I’ll put you through.
- Helen: Mr. Bardos? I’m sorry, Natalie’s in a meeting at the moment. Would you like to leave a message?
- Ryan: Yes, could you ask her to call me back as soon as possible? It’s pretty urgent.
- Helen: Of course. Does she have your number?
- Ryan: She has my office number, but let me also give you my cell – it’s 472-555-8901.
- Helen: Let me read that back to you – 472-555-8901.
- Ryan: That’s right.
- Helen: And could you spell your last name for me?
- Ryan: B as in Boston – A – R – D as in dog – O – S as in September
- Helen: Okay, Mr. Bardos. I’ll give her the message.
- Ryan: Thanks a lot. Bye.
Şimdi konuşmanın 2. kısmını dinleyelim. Bu kısımda Natalie, Ryan’ı geri arıyor.
- Ryan: Hello?
- Natalie: Hi, Ryan, this is Natalie returning your call.
- Ryan: Hi Natalie, thanks for getting back to me. I was calling about the shipment of keyboards for our office – we haven’t gotten them yet.
- Natalie: Oh, that’s not good – they were supposed to be delivered three days ago.
- Ryan: Exactly, and we have a new group of employees starting on Monday, so we really need those keyboards as soon as possible.
- Natalie: Okay, I’ll look into it right away – if necessary, we can send you an emergency overnight shipment.
- Ryan: Thanks, Natalie, I appreciate it.
- Natalie: No problem, Ryan. I’ll call you back a little later, as soon as I have more information.
- Ryan: Sounds good – talk to you soon.
- Natalie: Bye.
Credit: espressoenglish / Telephone English Phrases, Bu yazıdaki bazi içerikler espressoenglish sitesinden alınan izin ile yayınlanmaktadır. To see original transcript <https://www.espressoenglish.net/telephone-english-phrases/> some of this content (telephone conversations and 2 mp3) published by permission of espressoenglish.
Bilgi için teşekkür ederim
Bu pandemi döneminde işime çok yaradı , teşekkürler.
rica ederim iyi çalışmalar, grammar index sayfamıza da mutlaka göz atın
Teşekkür ederim
kesinlikle harika burda ben söyleyim what do you mean ne demek istiyorsunda vardır
Teşekkür ederim Merve hocam ? 7. ve 8.ünitelerden itibaren sunumlarımızda büyük 1 güncelleme başladı, mutlaka kontrol etmeninizi öneriyorum, 2.dönem ünitelerindeki güncelleme biter bitmez bunlar da yenilenecek, her türlü geri bildiriminiz benim çok kıymetli, notumu alıyorum
Çok iyi oldu teşekkürler
iyi çalışmalar dilerim