Teoriden pratiğe ingilizce kelime bilgisi
Bu makale İngilizce kelime bilgisinin nasıl öğretilmesi gerektiğiyle ilgilidir. Nasıl İngilizce kelime öğretilir yazımız iki ana bölümden oluşmaktadır.
Writer: Rhalmi Mohammed
- Kelime öğreniminin teorik alandaki tarihi
- Ve kelime eğitimindeki pedagojik sonuçlar
Bu makalede sunulan görüşler, Scott Thornbury tarafından yazılan “How to teach vocabulary” (2002) ( okumanızı oldukça tavsiye ettiğim) kitabı ve aşağıda referans gösterdiğim diğer çalışmalardan esinlenerek yazılmıştır.
Teori ve vocabulary
Vygotsky: “Bir sözcük, insan zihnindeki bir mikro evrendir” diyor. Daha iyi bir çeviri yaparsak her bir sözcüğün insan bilincinde bir mikro kozmos evrene tekabül ettiğini açıklıyor. Düşünce ve konuşma oldukça iç içe geçmiş birbirine yakın kavramlardır. Konuştuğumuz dil temel olarak düşünceyi şekillendirir, karakter özelliklerini belirler ve bilinci yönlendirir. Örneğin tek bir sözcüğü ele aldığımızda, bu sadece basit bir tanımdan ibaret değildir. Aynı zamanda bütün bir dizi kültürel ifade grubunu temsil etmektedir.
ingilizce kelime bilgisinin önemi
David Wilkins’ göre
“Grammar bilgisi olmadan çok az şey aktarılabilir, Kelime bilgisi olmadan hiçbir şey aktarılamaz.”
Yabancı bir ülkeye seyehat ediyorsanız muhtemelen yanınızda bir sözlük taşıyor olacaksınız bir grammar kitabı değil.
ingilizce kelime bilgisi
Hiç kimse kelime bilgisine tam anlamıyla hakim olamaz. Yapabileceğimiz tek bu alandaki bilgimizi genişletmektir. Steven Stahl (2005) “Öğrenilen sözcükler bilgidir; bir sözcüğün anlamı yalnızca bir tanımı ifade etmez aynı zamanda o sözcüğün dünyada nasıl karşılık gördüğünü de ifade eder.” Bir kelime hakkında öğrendiğimiz şeyler, o kelimenin form – biçiminin ötesine geçmektedir. Biçim ve anlam arasında kurulan bağlar aslında işin yalnızca bir tarafıdır.
Olayın diğer yönünde ise; sözcüğün doğru biçimini, uygun bir kontekste hedeflenen anlam için kullanabilmek vardır. Diğer bir deyişle, bir sözcüğü bilmek demek; o sözcüğün biçimini, anlamını, yan anlamlarını, diğer sözcüklerle nasıl beraber kullanıldığını ve bütün bir anlamlar ağının içinde nasıl durduğunu bilmek demektir.
Sözcük bilgisinin tanımlanması
Bir sözlük tanımına göre “vocabulary” yani sözcük bilgisi/ dağarcığı belirli bir dilde kullanılan sözcükler yığını “body of words” denmektedir. Bununla beraber bu tanımlama netlik ve açıklık bakımından bir miktar eksik kalmaktadır. Peki, buradaki “body of words” sözcükler yığınından kast edilen nedir? Aşağıdaki şu örnek cümleyi (Scott Thornbury, 2002) bir ele alalım.
“I like looking for bits and pieces like second-hand record players and doing them up to look like new.”
Yukarıdaki cümlede kaç adet sözcük vardır? Yirmi, on dokuz yoksa daha mı az? Bu sözcükleri de belirli bir anlam birimlerini temsil eden sözcük öğesi olarak sayacak mısınız?
- second-hand?
- record player?
- do something up?
- bits and pieces?
- look for?
Yukarıdaki örneklerin de belirli ve ayrık anlam birimlerini temsil ettiği gayet açıktır. Örneğin “bits and pieces” kalıplaşmış bir ifadedir. Bu ifadede sözcüklerin yerini değiştirerek “pieces and bits” diyemezsiniz. Benzer bir şekilde “look for” deyimsel fiilini bütün bir anlam birimi olarak mı yoksa iki sözcük olarak mı ele almalıyız?
Peki “like” fiiline ne dersiniz?
Birbiri ile anlamsal açıdan ilişkisiz iki kullanım biçimi mevcuttur.
- “I like looking for bits and piece ”Bir fiil olarak kullanılan “like”
- “…to look like” Bir edat olarak kullanılan “like”
Şimdi başka bir sözcüğü “keep” sözcüğünü ele alalım
Longman sözlüğüne göre;
- Bir fiil olarak, keep kelimesi 19 anlama sahiptir: to store, to retain, to have a supply, to have charge of…
- Diğer ilgeçlerle birleşik olarak, keep up, keep off, keep at… gibi deyimsel filer oluşmaktadır.
- Bir isim olarak iki anlamı vardır. ”she is in my keep for the day”, “earn one’s keep”.
- Collocation kullanımlarla şu şekilde uzayıp giden bir liste ortaya çıkmaktadır.
keep a diary
keep a promise
keep a secret
keep an appointment
keep calm
keep control
keep in touch
keep quiet
keep someone’s place
keep the change
…
Sözcüklerden sözcük düzlemine (lexis)
Öyleyse sözcük bilgisi yalnızca tek sözcükler yığınından ibaret değildir. Micheal Lewis tarafından geliştirilen Lexical yaklaşıma göre sözcük bilgisi (vocabulary) aşağıdaki bileşenlerden oluşmaktadır:
- Tek sözcükler: book, pen…
- Birleşik sözcükler (Yeni sözcükler oluşturmak için bir araya gelen) record player, time saver…. gibi
- Çok birimli sözcükler veya az çok kalıplaşmış lexical yığınlar by the way, upside down, out of the blue, bits and pieces.. gibi
- Collocations ya da sözcük paylaşımı ile doğan yerleşik ifadeler: break a record, set a record, world record, formal education, formal letter… gibi
Kelimelerin diğer kelimelerle olan bağı
Sözcükler diğer kelimelerle farklı yollarla kurdukları bağlar aracılığı ile doğal bir ilişki içerisindedir.
- Synonyms vs. Antonyms Eş anlamlılar vs Zıt anlamlılar
- Homonyms vs. Polysemes Eş sesli sözcükler vs Çok anlamlı sözcükler
- Hyponyms vs. superordinate terms Alt anlamlı vs Üst anlamlı terimler
- Content vs. function words Kapsam vs Kullanım sözcükleri
- Productive vs.receptive words Üretken ve algısal sözcükler
- Yanlız vs. doğru eş asıllı sözcükler
Eş anlamlı sözcükler, Synonyms:
Bu kelimeler aynı anlamı taşımaktadır:
- old, ancient, elderly, aged, antique… Bununla beraber eş anlamlı sözcükler her zaman aynı şekilde kullanılmazlar
- An old/ancient city şeklinde bir kullanım doğruyken “elderly car” şeklinde bir kullanım kesinlikle yanlış olacaktır.
Zıt anlamlı sözcükler, Antonyms:
Zıt anlamlı kelimeler farklı kelimelerin anlamsal olarak zıttını ifade eder. Örneğin
- Old kelimesi new ve young kelimeleri için bir antonym’dir
Bununla beraber;
- “an oldman” , “a young man” için bir antonym’dir fakat “an old city” için zıt anlamı “a new one” olabilir fakat “a young city” olamaz.
Eş sesli sözcükler, Homonyms:
Homonyms aynı biçime sahip olup (yazılışı aynı olup) farklı anlamları olan sözcüklerdir.
- I like looking for …
- It look s like new
- Go to the fair.
- It’s a fair
Çok anlamlı sözcükler, Polysemes:
Bu sözcükler birden fazla yakın anlama sahip olan sözcüklerdir. Örnekleri inceleyelim.
- The house is at the footof the mountains.
- One of his shoes felt too tight for his foot.
Hyponyms and superordinate terimler
Superordinate (üst anlamlı) bir terim adeta bir şemsiye gibi ilgili olduğu diğer terimleri de kapsamaktadır. Superordinate sözcüklerle anlamsal açıdan ilişki içinde olan terimlere de “Hypomym “denmektedir. Örneklerimize bir bakalım:
- Tools kelimesi bir superordinate sözcüktür. Hammer, Screwdriver ve Saw sözcükleri ise alt anlamlı hyponyms sözcüklerdir. Saw kelimesi kendi başına ele alındığında Fretsaw , Chainsaw ve Jigsaw için bir superordinate sözcüktür
Content versus function sözcükler
Düşünüm sözcükler (Content words) anlam aktaran sözcüklerdir. Cümle içerisinde 4 farklı görev ile yerlerini alabilirler: isimler, filer, sıfatlar ve zarflar. Örneğin; Play, House, Computer, Enjoyable
İşlevsel sözcükler (Function words) ise bununla beraber grammar için yani cümlenin yapısal dizilimi için gereklidirler. Örnek olarak; zamirler, iyelik sıfatları ve edatlar gösterilebilir.
Receptive vs productive sözcükler
Thornbury (2002) : “İfade ettiğimizde daha fazla sözcüğü anlıyoruz” diyor. we understand more words than we utter”. Kelime bilgisi algısal (receptive) veya üretken (productive) olabilir. Algısal kelime bilgisinin dağarcığı çoğu zaman öğrencilerin kullanabildikleri kelimelerden daha geniş oluşr. tam tersine üretken kelime bilgisi ise öğrencilerin esasen anlayabildikleri ve iletişim için kullanabildikleri repertuardan daha az olur.
Doğru vs yanlış soydaşlar
İki farklı dil, bazen köken olarak birbirleri ile ilişkili kelime yapılarını ortak olarak kullanabilir. Bunlara “congantes” yani soydaslar denir. Bazen soydaş sözcükler dil eğitimi gören öğrenciler için oldukça faydalı olabilir. Bazı zamanlar ise hatalı öğrenmelere sebebiyet verebilir.
Aşağıdaki tabloda 6 adet İngilizce – Fransızca soydaş kelime incelenmiştir.
Cognates | False | True |
Family | √ | |
Actually | √ | |
Gratitude | √ | |
Information | √ | |
Attend | √ | |
Coin | √ |
Sözcük dağarcığı nasıl organize edilmeli?
Thornbury, (2002): Zihnin sözcükleri kaydederken rastgele ya da bir sıralı bir liste şeklinde kaydetmediğini söylüyor. Ancak Thornbury’ ye göre sözcükler zihnimize kaydedilirken zihnimiz; “Mental lexicon” yani zihinsel sözlük adı verilen oldukça organize ve bağlantılı yollara sahip bir yöntem kullanıyor.
Ancak kelime öğrenimi bir ağ inşa etmekten çok daha fazlasıdır. Öğrenciler bu işlemi öncelikli olarak bir şeyleri etiketleyerek başlar ve bu etiketleri kategorize ederek sonlandırırlar. Bu süreç bir bebeğin ana dilini öğrenme süreciyle oldukça birbirine benzemektedir. Örneğin bir bebek, köpekle olan ilk karşılaşmasında öncelikli olarak gördüğü şeyi “köpek” kelimesiyle etiketler. Bebeğin yaşadığı bu süreç aynı şekilde “kedi” ve “atı” da etiketlemesiyle devam eder. Daha sonra ilerleyen süreçte bir “umbrella term” yani kapsayıcı bir terim ( üst terim) devreye girerek bu “köpek, kedi ve at” sözcüklerini kategorize ederek “hayvan” terimini kullanır. Burada yaşanan süreç, dil edinimi sürecinde birçok bağlantılı kelime gruplarının öğrenilmesinde de kullanılmaya devam eder.
Yabancı dil öğrencilerinin hedef dildeki konuşmacılarla iletişime geçebilmeleri için büyük bir sözcük ağı kurmaları gerekmektedir. Araştırmacılar dil öğrencileri için en sık kullanılan en az 2000 sözcüğün bilinmesi gerektiğini vurguluyor.
Bununla beraber, bu çeşit bir sözcük ağı kurması gereken yabancı dil öğrencilerini bekleyen birçok güçlük vardır.
- Etiketlenecek yeni sözcükler asla bitmez.
- Eski öğrenilmiş olan sözcükler sürekli yeni anlamlar kazanır.
Kelime dağarcığımız nasıl gelişiyor?
Kelime öğrenimi, sözcüklere dolaylı olarak maruz kalma yoluyla tesadüfü bir şekilde ya da belirli sözcükler üzerinde öğrenme stratejileri ya da açık anlatımlar kullanarak gerçekleşebilir.
Öğrendiğimiz kelimeleri nasıl hatırlıyoruz?
Zihnimizin kullandığı üç çeşit hafıza vardır.
- Short-term memory/ sensory memory (duyusal bellek)
- Working memory ( kısa süreli bellek)
- Long-term memory ( uzun süreli bellek)
Kısa süreli bellek kelimeleri sadece birkaç saniye aklımızda tutar. Öğrenciler bu kelimeler bir kez kullanmaya (manipulate) başladılar mı, bu sözcükler kısa süreli hafızanın bir parçası olur. Burada “manipulate” yani kullanmak-işlemek- değiştirmek’ ten kasıt; onları çeşitli aktivitelerle kullanmaktır. Örneğin;
- Bir sözlük kullanarak onlara bakmak,
- Onları eş anlamlı ve zıt anlamlı olacak şekilde karşılaştırmak,
- Sıralama yapmak
- Önemlerine göre derecelendirmek,
- Beraber kullanıldıkları kelimeleri bulmak
Kısa süreli bellekte saklanan sözcükler, öğrencilerin onlarla belirli aralıklarla farklı kontekstlerde karşılaşması ile zaman içinde kalıcı hale gelirler
Kelime öğretimin muhtemel pedagojik sonuçları
Öğretmenlerin kelime öğrenmek isteyen öğrencilere yardım ederken dikkat etmeleri gerekenler:
- Hem anlamada hem de dilin kullanımında gerekli olacak kelime repertuarının edinimi ( en az, en çok kullanılan 2000 sözcük)
- Belirli zaman aralıklarıyla sözcüklerin hatırlanması
- Yeni kelimeler öğrenilebilmesi için strateji geliştirilmesi
ingilizce kelime bilgisi öğrenimindeki prensipler
Yabancı dil kelime öğrenimi yapılırken aşağıdaki kurallara dikkat edilmesi gerekmektedir.
1. Tekrar etme ve birçok kez karşılaşma
Kelimeleri yalnızca tekrar yoluyla ezberlerme “rote learning” asla yeterli olmayacaktır. Esas olan sözcüklerle doğal konteks içerisindeki karşılaşma oranını arttırmaktır.
2. Bilişsel derinlik
Öğrenilen kelimelerin öğrenciler tarafından kullanılması anlamına gelmektedir. Öğrencilerin sözcükler hakkında aldıkları kararla olağanüstü bir öneme sahiptir. Bilişsel derinlik prensibi; öğrencinin bir sözcük için yaptığı sözlük çalışmasını, kelimeleri eş anlamı ve zıt anlamlı diğer kelimelerle karşılaştırması, beraber kullanıldığı diğer kelimeleri keşfetmesi gibi aktiviteleri içerir.
3. Etkin derinlik
Öğrencilerin ihtiyacı olan tek şey sözcükler hakkındaki bilişsel bilgiler değildir. Öğrencilerin aynı zamanda kelimelerle bazı etkin ve duygusal etkileşim içine de girmeleri gerekmektedir. Örneğin; öğrencilerin kendi istedikleri sözcükleri seçerek kendileri hakkında yazacakları bir hikâye ya da paragraf buna örnek gösterilebilir.
4. Yeniden erişim
Bir sözcük ne kadar akla geri getirilirse o kadar kalıcı olur.
5. Yeniden ele alma ( farklı bir bağlamda)
Sözcüklerle farklı bağlamlarda karşılaşmak ve ve onları yeni şeyler söylemek, dinlemek, yazmak ve okumak için kullanmak oldukça önemlidir.
-
Kişiselleştirme (Kullan ya da kaybet)
Öğrenilen kelimeler kişisel deneyimleri ifade etmek için kullanılmalıdır.
7. Aralık koyma
Aralık koyma; yapılan egzersizlerin zamana yayılması anlamına gelmektedir. Kelime öğrenimi için yapılan ardışık çalışmaların zaman aralığı, süreç içerisinde derece derece arttırılmalı.
8. Vocabulary kaynakları
- Ders kitapları
- Öğretmenler
- Öğrencilerin kendileri
- Kelime listeleri
- Sözcükler
- Kısa makaleler
- Kitaplar
- …
Ders kitapları üzerinde duralım
Ders kitaplarında kelimeler genelde 3 farklı şekilde sunulmaktadır.
- Özel olarak ayrılmış kelime bölümleri
- Entegre edilmiş metin –konu bazlı aktiviteler
- Aralarda verilen değişik görevlerle (grammar, reading, instructions…)
Özel olarak ayrılmış kelime bölümleri
Bu kelimelerin olduğu bölümlerde genelde bir” hyponymy” yani alt anlam ilişkisi bulunur. Örneğin aşağıdaki sözcük dizimlerini inceleyelim;
- Boat, car, bus, helicopter, plane, bicycle, ship… (superordinate terim olan travel için alt anlamlı sözcüklerdir.)
- Hot, cold, warm, rainy, cloudy, foggy…( superordinate terim weather için alt anlamlı kelimelerdir.)
İngilizce kelime bilgisi için metin bazlı aktiviteler
Kelime çalışmaları metinlere entegre edilirken;
- Görev öncesi aktiviteler örneğin;
Kelimeleri öğretmeden önce resim gösterme, basitleştirilmiş tanımlar ve çeviri yapma gibi teknikler kullanılır.
2.Okuma metininin konusu hakkında çeşitli aktiviteler aracılığı ile tartışmalar yapılır. Örneğin;
–Belirli bir kelime listesinde metnin tema ve konusuna uyan kelimeleri seçmek
– beyin fırtınası gibi teknikler kullanmak…
Çeşitli görevler aracılığı ile öğrenilen ingilizce kelime bilgisi
- Talimatlar
- Sınıf içi konuşma dili
- Listening / Reading
- Grammar terimleri (verb, simple past, noun….)
- İşlevsel terimler(inviting, apologizing, complaining….)
ingilizce kelime bilgisi öğretimindeki aşamalar
Karşılaşma
- Öğretmen öğrenilmesi gereken kelimeleri sunar
Ya da
- Öğrenciler metin içinde belli bir bağlamda verilen kelimeler kendileri fark ederek bulur.
Entegre etme
- Öğrenciler kelimeleri anlar ve farklı yerlerde kullanırlar.
- Kelime bilgisini kalıcı hafızaya transfer etmek için çeşitli görevler verilir.
Üretim
- Öğrenciler öğrendikleri hedef kelimeleri yeni ve değişik durumlarda kullanırlar.
- Kişiselleştirme yapılır.
Öğrenilen kelime bilgisinin sunum aralığı 2 değişik biçimde yapılabilir
1. Önce kelimenin kendisi sonra anlamı verilir.
Bu metod kullanımında öğretmen önce kelimeyi belirli bir bağlam içerisinde öğrenciye sunar. Daha sonra öğrenci bu kelimeyi keşfederek nasıl kullanıldığını ve anlamını tahmin etmeye çalışır.
2. Önce anlam sonra kelime verilir.
Bu sefer öğretmen önce bir bir görsel ya da bir nesneye işaret ederek öncelikle o sözcük için bir ihtiyaç doğurur ardından da kelimenin kendisini sunar. Önce anlamı sonra kelimenin kendisini vermek genelde hızın önemli olduğu ya da ders kitabında ayrılmış özel bir kelime listesindeki kelimeleri öğretmek istediğiniz durumlarda kullanılmaya uygun bir tekniktir.
Bununla beraber önce kelime listesini verip, öğrencilerin anlamlarını keşfetmelerine rehberlik etmek uygulanacak en iyi tekniktir.
Yeni kelimeleri keşfetmek
Yukarıda belirttiğim gibi kelimeler
- Öğretmen tarafından da sunulabilir ( gerçek nesneler, resimler, eylemler ya da taklitler kullanılarak) ya da
- Öğrencilerin kendisi tarafından da keşfedilebilir.
Öğretmenler, öğretilmesi gereken ingilizce kelime bilgisi belli bir kontekst çerisinde ( kısa bir okuma metni tercihen daha uygundur) sunduklarında öğrenciler bu kelimeleri belli aşamalarla keşfedeceklerdir. İşte keşif temelli uygulanmış bir kelime dersi örneği;
Yeni kelimelerle karşılaşma
- Öğrenciler, yeni kelimelerle karşılacakları sunum aşamasında, öğretmenin hazırladığı yeni kelimelerle önce bir okuma metni içerisinde karşılaştırılır. Bu bir konuşma ya da okuma metini de olabilir
- Hızlı bir kavrama aktivitesinden sonra, öğretmen hedef kelime üzerindeki farkındalıklarını uyandırarak onlardan kelimenin kullanımı anlamlarını ve farklı konteks içerisinde kullanmalarını ister.
- Bu aşamada öğrenciler kelimenin anlamını tahmin etmeye çalışır.
- Öğretmen daha sonra öğrencilerin kelime eşleştirmesi ya da anlamlarını belirleyebilecekleri çeşitli aktiviteler yapmalarını sağlar
Kelimeleri entegre etmek
Bu aşamada öğrenciler kelimeleri çeşitli aktivitelerle kullanmayı öğrenir. Başka bir deyişle kelimeleri bilişsel derinlik prensibine uyacak aktivitelerle tekrar ederler.
- Aynı başlık altındaki kelimeleri kategorize ederek ve sıralandırarak
- Beraber kullanılan, ya da eş anlamlı kelimeleri eşleştirerek
- Kelimeleri belirli bir mantığa göre sıralayarak (wake up, have a shower, go to school…)
Üretim
Bu aşama; öğrencilerin öğrendikleri kelimeleri gerçek hayatta gerçek konular üzerinde konuşmak için kullandıkları basamaktır. Öğrenilen kelime listelerinin kişiselleştirilmesi etkin bir derinlik sağlayabilir. Öğretmenler öğrencilerinden örneğin bir metin içerisinden ( diyelim ki 4 sözcük) belirli bir sayıda sözcük seçmelerini ve daha sonra bunları kişiseş bir deneyimleri hakkında konuşmaları ya da kısa bir hikaye yazmaları için kullanmalarını isteyebilir.
Öğrenci eğitimi
“Vocabulary cannot be taught”
Wilga Rivers
Evet kelime öğretmek zor bir iştir. Aslında kelime öğretiminde birçok güçlük vardır.
- Yeni kelimelerin bitmemesi
- Eski kelimelerin sürekli olarak yeni anlamlarını öğrenmemiz
- Ya da kelimelerin tam olarak asla anlaşılamaması gibi.
Eğitim verdiğimiz öğrenciler, ingilizce kelime bilgisi düzeylerini kendi kendilerine geliştirmeyi öğrenmedikleri sürece asla kapsamlı ve derin bir kelime bilgisine sahip olamayacaklardır. Bu nedenler öğremcileri yeni kelimeler öğrenebilmeleri ve bu güçlüklerle baş edebilmeleri için strateji geliştirebilecek şekilde eğitmek oldukça önemlidir.
Öğrencileri;
- Metinden anlam çıkarabilecek
- Sözlük kullanmayı
- Öğrendiği sözcükleri organize bir şekilde kaydedebilecek
- Anımsatıcılar kullanabilecek
- Ve telaffuz kurallarını keşfedebilecek şekilde eğitmeliyiz.
Refereranslar:
- Stahl, S. A. (2005). “Four problems with teaching word meanings (and what to do to make vocabulary an integral part of instruction),” in E. H. Hiebert and M. L. Kamil (eds.), Teaching and learning vocabulary: Bringing research to practice, Mahwah, NJ: Erlbaum
- Thornbury, S. (2002). How to teach vocabulary. Harlow: Longman.
- Vygotsky, L. S. (1962). Thought and language. Cambridge MA: MIT Press.
Credit: myenglishpages Writer: Rhalmi Mohammed, English Teacher in a Moroccan high school, “How to Teach Vocabulary – From Theory to Practice . To read original article in english<https://www.myenglishpages.com/blog/how-to-teach-vocabulary-from-theory-to-practice/> Translated by Mahir Barut