Çocuklara yabancı dil öğretmenin en iyi yolu nedir?
Çocuklara yabancı dil öğretmenin en iyi yolu nedir? araştırmalar sürpriz sonuçlara işaret ediyor!
Birçok insan çocukların hiçbir çaba sarf etmeden, içinde bulundukları ortam her ne olursa olsun kolay bir şekilde yeni diller öğrenebildiklerine inanır. Peki ama, işin aslı nedir? Çocuklar gerçekten yeni dilleri bu kadar kolay mı öğreniyor? Yabancı dil öğretmenin en iyi yolu nedir?
Araştırmalar gösteriyor ki, çocuklar yeni bir dile uzun bir zaman aralığınca maruz bırakıldıklarında bir hayli başarılı olabiliyor. Mesela tüm gün yeni bir dil ile karşı karşıya kalan göçmen çocukları bu duruma örnek gösterebiliriz. Böyle bir senaryoda çocuklar uzun dönemde yetişkinlere çok daha uzman olabilme şansını yakalamaktadırlar.
Ancak dil öğrenen çocuklar bir sınıf ortamı gibi sınırlı bir alanda yabancı dil ile karşı karşıya bırakıldıklarında görülüyor ki genel anlamda ergen ve yetişkinlerden daha az başarılı oluyorlar. Peki bu çok açık kendi gösteren çelişkiyi nasıl açıklayabiliriz?
Araştırmacılar, çocukların bilinçli bir düşünme eylemi, efor ya da yansıtma kullanmadan dolaylı olarak öğrenip öğrenmediklerini tartışıyor. Dolaylı öğrenme adı verilen öğrenme biçimi, uzun bir zaman dilimi içerisinde devasa miktarlarda veri girişine gerektirmektedir.
Bizler yaşlandıkça açık bir şekilde öğrenme yeteneğimizi hem analitik hem de bilinçli olarak geliştiriyoruz. Aslında bunun için uygun bir benzetme yapma gerekirse, biz yetişkinler bilim insanları gibi yani oldukça sistematik öğreniyoruz. Bu bakış açısı yetişkin sınıfların niçin daha başarılı olduklarını açıklıyor. Başarılılar çünkü daha fazla gayret ve emek gerektiren oldukça gelişmiş, açık öğrenme süreçlerinden geçiyorlar.
Peki, hangi öğrenme biçimi en iyisi? Yabancı dil öğretmenin en iyi yolu nedir?
Ancak burada söz konusu olan şey yeni bir dil öğrenimi olunca, soru da artık doğrudan öğrenme mi yoksa dolaylı öğrenme mi olmaktan çıkıyor. Çünkü artık her ikisinin de önem kazandığı ve her bir yaklaşımın ne kadar kullanılması gerektiği yeni bir boyut kazanıyor.
Yeni çalışmamızda yabancı dil öğretmenin en iyi yolu nedir sorusunu yanıtlamak için çeşitli araştırmalar yaptık. Bunun için genel olarak dolaylı öğrenme ile eğitilen genç öğrencilerin açık bir şekilde doğrudan öğrenme yetenekleri de kazanıp kazanmadıklarını sorguladık. Bunun yanında, dili analiz etme yeteneğinin sınıf içindeki dil öğrenme başarısını arttırıp arttırmadığını da inceledik.
İngiltere’de 5 farklı ilkokulda, 8 ile 9 yaş aralığında 100’ü aşkın çocukla beraber 4 yıl süren bir çalışma yaptık. Bu çalışmada çocukların; dil öğrenimine karşı olan tutumları, dili analiz edebilme yetenekleri, dilin öğelerini ezberleme ve dile ait seslerle baş edebilme yetenekleri ölçüldü.
Bir eğitim-öğretim yılı içerisinde çocuklar 4 gruba bölünerek haftada 75’er dakikalık dil sınıflarına katıldılar.
Okulun birinci dönemi her bir gruba her biri ayrı olarak, Almanca, İtalyanca, Esperanto (1887 yılında Ludwik Lejzer Zamenhof tarafından geliştirilen yapay bir dil) öğretildi. Uygulanan bu yöntem ile öğretmen, çocukların dikkatini çekmek için bazı sorular sordu. Örneğin; öğrencilerden sözcüklerin belirli kısımları hakkında düşünmeleri istenerek, cümlelerin nasıl bir araya geldiklerini sorgulamaları sağlandı. Başka bir deyişle, çocuklar, analitik düşünme yeteneklerini kullanmak ve doğrudan öğrenme yapabilmeleri için teşvik edildi.
Diğer gruplarda ise dil eğitimi ilkokullarda yapılan klasik eğitime benzer bir yol kullanılarak yapıldı. Başka bir deyişle büyük bir olasılıkla dolaylı öğrenme sağlayacak olan; eğlenceli oyunlar, şarkılar ve egzersiz çalışmaları yapıldı.
Okulun ikinci dönemi başladığında ise tüm gruplar aynı yöntem ile eğitim veren sınıflarda bir araya getirildiler. Bu sefer tüm öğrencilere düzenli bir metot kullanılarak Fransızca eğitimi verildi. Çalışmamızda tüm ikinci dönem öğrencilerin kabiliyetlerini – analitik dil becerileri, ezber kapasiteleri, işitsel farkındalıkları- ve süreçteki ilerlemelerini inceleyerek Fransızca eğitimindeki başarılarını tahmin etmeye çalıştık.
Eğer çocuklar dolaylı öğrenmeye maruz bırakılıyorlar ise burada ezberleme yeteneği en önemli öğe oluyor. Diğer bir deyişle duyulan ve görülen dil öğelerini ayırt ederek seçebilme yeteneği burada önem kazanıyor. Ancak eğer çocuklar dolaylı değil de doğrudan öğrenmeye maruz bırakılırlarsa bu sefer de analitik beceri, dil ediniminin en önemli unsuru oluyor.
Sonuçlar
Çalışmalarımızda, birçok insanın beklediğinden farklı olarak fonolojik farkındalıkla gelen analitik dil öğrenme becerisinin en önemli değişken olduğu sonucuna ulaştık. Bu iki yetenek yani analitik öğrenme becerisi ve fonolojik (ses bilimsel) farkındalığının katkısı en üst düzeyde görülürken hafıza kapasitesi ve yeteneğinin en alt sınırda katkıda bulunduğu görüldü. Bu da gösteriyor ki 8-9 yaş aralığındaki çocukların belli bir ölçüde doğrudan öğrenme yoluyla da öğrenebileceklerini işaret ediyor. Tabi ki kullanılan eğitim yöntemleri onları öğrenilen dili analiz etmeye teşvik edecek şekilde seçilirse.
Sonuçlarımız; değişik metotlarla eğitim gören yetişkinleri ve çocukları doğrudan kıyaslayan önceki çalışmalarımızla da paralellik göstermektedir. Buradaki sonuçlar ayrıca, yabancı dil sınıflarında kullanılan doğrudan öğretim yönteminin kullanımın sadece yaşa bağlı olmadığını, öğrencilerin nasıl eğitildiğiyle de ilgili olduğunu gösterdi. Buradan da genç öğrencilerin bile bilim insanları gibi analitik yöntemleri kullanabilecekleri anlamı çıkıyor. Ancak tabi ki ilkokul çağındaki çocukların halen doğrudan öğrenme becerilerini geliştirmeye devam ettiklerini unutmamak gerekir. Bu nedenle onlardan yetişkinler ya da gençler gibi aynı düzeyde bir doğrudan öğrenme bekleyemeyiz. Fakat kullanacağımız doğru etkinliklerle çocukların bilinçli bir şekilde onlara sunulan dil öğelerini analiz etmelerini sağlayarak, sınırlı bir ders saatini mümkün olan en verimli şekilde kullanabiliriz.
Credit: Department of Language and Linguistics, Associate Fellow, University of Essex “THE ROLE OF LANGUAGE-ANALYTIC ABILITY IN CHILDREN’S INSTRUCTED SECOND LANGUAGE LEARNING” <https://theconversation.com/whats-the-best-way-to-teach-children-a-second-language-new-research-produces-surprising-results-122059> you can read also full version of original article from here (translated by Mahir Barut)